DIŞ POLİTİKA

FOX News’te Hollie Mckay tarafından yapılan alınan haberde İsrail’in ve ABD’nin Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hamas Siyasi Bürosu Şefi İsmail Haniyeh ve grubun ikinci komutanı Salih el-Arouri ile olan görüşmesinden rahatsızlık duyduklarını içeren ifadeleri yer aldı. İsrail’in, Türk Hükümeti’nin Hamas’a olan desteğiyle dehşete düştüğünü belirterek Türkiye’yi şiddete ve teröre kucak açarak terörle mücadeleye darbe vurmakla suçladığı kaydedildi.  ABD Dışişleri Bakanlığının da tepkisini gösterdiği bu görüşme için "hem Türkiye’nin uluslararası toplumdan izole olmasına sebep olduğu hem de Gazze’de başlatılan terörle mücadeleye zarar verdiği" yönündeki niteleyici sözleriyle endişelerini dile getirdikleri ifade edildi.

Washington Post’ta David Ignatius’un kaleme aldığı yazıda İran’a muhalif olmakta bu kadar kararlı olan Trump yönetiminin, bir başka yayılmacı İslam devleti olarak nitelendirdiği Türkiye’nin bölgesel hegemonya oluşturma çabasını kolaylaştırdığı tartışıldı. Erdoğan’ın radikal İslamcılığı savunduğunu, Hamaslı teröristleri kucakladığını ayrıca Yunanistan, Fransa ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ABD müttefiklerini tehdit edip aynı zamanda Ayetullahların İran’ıyla bu kadar benzerliğe sahipken nasıl oluyor da Trump yönetiminin Türkiye’ye farklı bir perspektiften baktığı sorgulanıyor. Kongrenin Erdoğan’a karşı giderek şüpheyle yaklaştığını ve son iki yıldır bazı önemli üyelerin ABD'nin Ankara'ya yaptığı bütün büyük silah satışlarını sessizce dondurduğunu belirtti. Ancak Trump yönetimi, Erdoğan'ı desteklemeye devam ediyor. Dışişleri Bakanlığı’nın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey geçen ay Ankara’yı ziyaret ettiğinde, güven verici bir şekilde ABD’nin “Türkiye'nin yakın müttefiki olduğunu ve Suriye dışında birçok alanda değerimizi kanıtladık.” ifadelerini kullanmıştı. Buna karşılık Ignatius Türkiye’nin neden aynı şekilde ABD’nin değerini kanıtlamıyor sorusunu yöneltiyor.

Erdoğan’ın sırrının Trump’ın egosunu tatmin etmesinden geçtiğini ifade ederek onun kişisel diplomasisinden faydalandığını ve iki liderin düzenli telefon görüşmeleri yaptığını belirtti. Trump’ın geçen ay “üst düzey bir liderin” kendisinden Türkiye Cumhurbaşkanını aramasını istediğini söyleyerek “Saygı duyduğu tek kişi sensin, dinleyeceği tek kişi sensin." ifadelerini kullandığı ve bununla da övündüğünü dile getirdi. Erdoğan’ın ekibinin eski başkan yardımcısı ve gelecek seçimdeki Demokrat Parti adayı Joe Biden’dan hoşlanmadığını dile getiren ifadelerini belirterek Türk Hükümetini ABD seçimlerine taraf olmakla eleştirdi. 

Türkiye’nin günden güne askeri gücünü geliştirerek Kuzey Kıbrıs, Suriye, Irak, Azerbaycan, Somali, Katar, Afganistan, Arnavutluk, Lübnan, Bosna Hersek, Kosova ve Sudan gibi ülkelerde askeri varlığını bulundurmasını I. Dünya Savaşı'ndan sonra çizilen Türkiye sınırlarının ötesinde bir hegemonya kurma arzusu olarak değerlendirdi. Erdoğan’ın ülkesinin NATO üyesi olmasına güvendiğini ancak gerek S-400 hava savunma sistemi alımı gerekse de Akdeniz’deki diğer NATO müttefiki üyeleri olan Yunanistan ve Fransa ile gerginlikler yaşamasının NATO ilişkilerini yıprattığını belirtti. Ayrıca Birleşik Arap Emirlikleri ile Türkiye’nin arasındaki gerilimin de artığına değinen Ignatius, Trump’ın en çok sevdiği Orta Doğu ortaklarından ikisinin savaşa yaklaştığının farkında olmadığını iddia ediyor. Trump’ın, eski Başkan Barack Obama'yı İran'a karşı yumuşak davrandığı için sürekli eleştirdiğini dile getirerek neden bölgesel istikrarı tehdit eden bir Türkiye'yi küçümsüyor sorusunu yöneltiyor.