BAE ve Bahreyn'den İsrail ile Normalleşme Anlaşması

BAE ve Bahreyn'den İsrail ile Normalleşme Anlaşması

September 18, 2020

ABD Başkanı Donald Trump'ın katılımıyla Beyaz Saray'da düzenlenen bir törenle, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arası

 

 
This Article
 

ABD Başkanı Donald Trump'ın katılımıyla Beyaz Saray'da düzenlenen bir törenle, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn arasında İbrahim Mutabakatı adı verilen tam diplomatik normalleşme anlaşmaları imzalandı. Anlaşmayı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve BAE ve Bahreyn Dışişleri Bakanları imzaladı. Tören öncesinde Oval Ofis'te anlaşmayı imzalayan bakanlarla ayrı ayrı gazetecilerin karşısına çıkan Trump, “5-6 ülkenin daha İsrail'le ilişkileri normalleştirme anlaşmalarına katılabileceğini” söyledi. Trump, balkondan yaptığı

Bahreyn, Mısır, Ürdün ve BAE'den sonra İsrail ile normalleşme anlaşmasına varan dördüncü Arap ülkesi oldu. Kushner ve Trump’ın uluslararası müzakere yetkilisi Avi Berkowitz tarafından uzun süredir yürütülen müzakerelerin ardından İsrail ile BAE arasında anlaşma kararı resmi olarak 13 Ağustos’ta açıklanmış, akabinde iki ülke arasında direk uçuşlar başlatılmıştı. Anlaşma öncesinde Suudi Arabistan, diplomatik ilişkileri bulunmadığı için İsrail'e ait uçakların hava sahasını kullanmasına izin vermiyordu. Suudilerin onayını aldığı yorumları yapılan anlaşmanın müzakerelerini yürüten, Trump’ın damadı ve başdanışmanı Jared Kushner, “Bu, anlaşmalara dahil olan ülkeler için büyük bir başarı ve bölgede inanılmaz bir umut ve iyimserlik yarattı” ifadelerini kullandı. Kushner, bu adımın Filistinliler’e de bir fırsat sunduğunu savunarak, “Bir gün onlar da daha iyi bir hayat yaşamak istediklerinde anlaşmalara dahil olacaklarına inanıyorum” dedi. Buna karşın Batı Şeria'nın Ramallah kentinde toplanan çok sayıda Filistinli Ortadoğu barış planını protesto etti. Ayrıca, Filistin asıllı Amerikalılar ve Siyonizm karşıtı Yahudiler de Beyaz Saray önünde protestolar düzenleyerek anlaşmanın Filistinlilerin haklarını yok saydığını vurguladı. 

Salı günü açıklanan bir ankete göre, Filistinlilerin %86’sı BAE ile imzalanan normalleşme anlaşmasının yalnızca İsrail’in çıkarlarına hizmet ettiği görüşünde. Birçok uzman ve gözlemci de bu anlaşmaların Filistinlileri dışladığını savunuyor. Bu uzmanlardan birinin, “Hem BAE hem de Bahreyn, Arap Barış Girişimi’ne bağlı olduklarını iddia etseler de işgalin sonlanması ve normalleşme arasındaki nedensellik ilişkisi tamamen değişmiş görünüyor” şeklindeki analizi anlaşmaların işgalle ilişkisine dikkat çekiyor. BAE’nin ABD’den en azından 2024 yılına kadar İsrail’in yeni ilhak adımlarına onay vermeyeceğine ilişkin güvence almış olduğuna dikkat çeken analist, Arap devletlerinin hiçbirinin BAE’nin İsrail ile anlaşmaya varmasına ciddi tepki vermediğini belirtiyor. Bahreyn’in anlaşmaya katılmasındaki nedenlerin başında İran’ın Bahreyn’deki Şii çoğunluk üzerinde etkili olması ve İran tehdidine karşı İsrail ve Amerika ile ilişkileri geliştirmek istediği analizleri öne çıkıyor.

Anlaşmalar İsrail’de genel olarak olumlu karşılandı ancak anlaşma ile birlikte Amerika’nın “İsrail’in bölgedeki askeri üstünlüğünü koruma politikasını” değiştirme ihtimalinden dolayı kaygı duyuluyor. İsrail ile normalleşme karşılığında ABD’nin BAE’ye F-35 savaş uçakları, Reaper İHAları ve Glower gibi yüksek teknoloji silahların satılabileceği gündeme gelmişti. Trump, “Bunun kolay olacağını sanmıyorum” dese de Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, “Kongre İsrail'in Ortadoğu'da askeri üstünlüğünü koruyabileceğinden emin olmak istiyor'' sözleriyle BAE’ye bu tür gelişmiş silahların satılmasının bölgedeki askeri dengeleri etkileyeceğine dikkat çekmişti. Anlaşmanın gayri resmi bir parçası olduğu anlaşılan bu tür silahların satışının İsrail’in Kongre üzerindeki etkisini kullanarak uygulayabileceği siyasi vetosuna tabi olduğu yorumları dikkat çekiyor. 

New York Times’da yayınlanan Thomas Friedman imzalı yazıda, İsrail-BAE-Bahreyn anlaşmalarının esasında Kushner’in İsrail-Filistin planının başarısızlığı sonucu başka yöne evirilmiş müzakereler neticesinde ortaya çıkmış olumlu bir sonuç olduğu savunuluyor. Friedman anlaşmayı bölgede barışı artırma yönünde atılmış bir adım olduğu için olumlu bir gelişme olarak görüyor. Yazar daha önce imzalanan İsrail-Mısır ve İsrail-Ürdün anlaşmalarının savaş durumunu sonlandırdığını ancak bu ülkeler arasında ticaret, turizm ve karşılıklı yatırımların sınırlı kaldığını söylüyor. Önceki normalleşme anlaşmalarından farklı olarak İsrail-BAE-Bahreyn arasında imzalanan bu anlaşmanın ticaret, turizm ve yatırımı artıracağını aynı zamanda İran’a karşı istihbarat paylaşımı içerdiğini belirtiyor. Yazar aynı zamanda bölgedeki teknolojik olarak en gelişmiş ve küreselleşmeye açık Arap ülkesi olan BAE ve teknolojik olarak en gelişmiş Arap olmayan devlet olan İsrail arasında imzalanan böyle bir anlaşmanın farklı yeni bir enerji ortaya çıkaracağını ve bu durumun, Arap-İsrail, Yahudi-Müslüman ve insani ilişkiler açısından olumlu sonuçlar çıkarabileceğini savunuyor. Friedman, eğer başarılı olursa bu anlaşma sadece Lübnan, Suriye, Gaza, Irak, İran gibi “başarısız devletler” doğuran İran’ın “sürekli direnç” modeline alternatif yeni bir model ortaya koyabileceğini düşünüyor. Yazar, neden şimdi? Sorusuna yanıt olarak: Amerika’nın Ortadoğu’daki askeri varlığını hızlı bir şekilde azaltması sonucu oluşan boşluğu dolduracak yeni ittifakların kurulduğunu söylüyor. Lübnan, Suriye, kısmen Irak ve Yemen’de İran-Hizbullah Şii ekseni var. Türkiye-Katar ittifakı var. Bu iki ittifakın karşısında gelişmekte olan Mısır, Irak, Ürdün “ılımlı Sünni” ekseni yanı sıra yeni kurulan zımni İsrail-BAE-Bahreyn-Suudi Arabistan ekseni konulduğunu belirtiyor.

Labels »  
Subscribe to SETA Spot on Weekly Bulletin